22 Kasım 2010 Pazartesi

"oynayan çocuk izlenmez,izlenen çocuk yalan oynar."


Televizyon uzaktan kumandanın tiranlığı altında ezilir.Her şovda ya da reklamda her yeni sahne,izleyenin kanal değiştirmesini önleyecek şekilde tasarlanır.tek başına bu kısıtlama bile,tıpkı çocuk şovlarında olduğu gibi,çocuksu medya içeriğine güçlü bir itilim verir:izleyicinin kısa dikkat aralığına uymak için,her an hesaplanmalıdır.Olası en fazla izleyiciyi yayında tutma zorunluluğu,bir çok şov yapımcısını o kısa zamana sıkıştırabildiği kadar yüksek ses efektleri kullanmaya yöneltir.Ne de olsa,izleyicinin kanaldan ayrıldığı kısa dönemler bile bir istasyona ya da şebekeye epeyce paraya mal olabilir.Medya olası en geniş kitle beğenisine hizmet etme baskısını sürekli hisseder ve her zaman,şovlarında temaşa ve ıvır zıvır dozunu arttırarak izleyici tabanını genişletmeye,ya da en azından güçlü rekabete karşı elinde olanı korumaya çalışır.Bu eğilimler bir araya gelip,televizyon eğlencesinin kültürel ve siyasal niteliğinin “sözsüzleşmesine” neden olur.Kamu yayıncılığı bu tür yoğun baskılar altında çalışmaz;kısmen kamuya karşı sorumlu olduğu için,kısmen gazetecilik tutkusu nedeniyle.Bununla birlikte aynı eğilimler orada da etkili olur;çünkü olası en fazla izleyiciyi çekerek ticari istasyonlara ayak uydurma ihtiyacı hissederler.Sonuçta kamu yayıncılığı kurumları bile izlenme oranı oyununun sonuçlarına teslim olurlar.Vasatlık her yerde kategorik zorunluluk haline gelir.
Medya Demokrasisi
Thomas Meyer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder