5 Ekim 2010 Salı

BİR İKONA OLARAK TV. VE İKONAKLASTİK BİR HAREKET OLARAK TV. KIRICILIĞI


BİR İKONA OLARAK TV. VE İKONAKLASTİK BİR HAREKET OLARAK TV. KIRICILIĞI

Günümüzde, tarihin diğer çağlarındaki hakim ve insanları ajite eden kavram olan dinden çok daha etkin ve genişleme alanına sahip bir kavramla karşı karşıyayız.

Bu kavram televizyondur. Televizyon, egemen sınıfların kitleler üzerinde sosyo- ekonomik hakimiyetlerini sağlamak ve pekiştirmek üzere kullandıkları ideolojik bir saldırı biçimidir.

Güçperestizmin insanlar arasındaki ilişkilerin yapıtaşına evrildiği yaşadığımız zamanda, gücü elinde tutanların şaşaalı bir ikonası olan televizyon, tıpkı ikonaklastistlerin gerçekliğin tezahürü olduğunu reddettikleri ikonalar gibi parçalanmalı ve gerçek özgürleştirilmelidir.

25. kareler, subliminal mesajlar, görsel ve işitsel tümdeş ileti gönderebilmenin tüm olanaklarıyla gündelik hayatlarımıza saldıran, bize cinsel rollerimizden onları nasıl icra edeceğimize kadar model alma yoluyla gösteren, alışverişe sevk eden, kitleler arasında düşmanlık tohumları eken, sınıflar yaratan bu aygıt izleyenler açısından popüler tabirle bir aptal kutusu olsa dahi, onu yöneten sınıfların elinde tıpkı izleyenlerin elindeki kumandaya dönmekte, izleyenlerse istenilen görüntülerin aksettirildiği ekranlara dönüştürülmektedir.

Burada ortaya çıkan temel çelişki insanın hayatının biricikliği, kendindenliği ve kendine aitliği genel kabul görürken, tv’nin tam da aksi istikamette bir provakasyon alanını kitleleri monokromlaştırarak istençle yaratmasıdır. Yukarıda bahsedilen biriciklik, kendindenlik ve kendine aitlik var olmadan yaşam var olamaz. Evet, bir şey kalır geriye; ama bu kalan artığa, posaya da yaşam denilemez.

Yaşamın olmadığı, renklerin çekilerek hakim bir tek renkliliğe dönüştürüldüğü yerde çeşitlilik sözlüklerde kalmış, gündelik hayatta bir karşılığı olmayan bir sözcüğe, geri dönüşü olanaksız nostaljik bir tanıma dönüşür. Hayatın özerkliğinin ve çeşitliliğin devamı açısından tüm tv’ler kırılmalı, tüm vericiler yıkılmalı, tüm stüdyolar da yakılmalıdır.

Bu bağlamda, bireysel olarak tercihim, verilen estetik değerlerin reddi, kavramsal olarak sembolik bile olsa bu dayatma estetizasyonunun parçalanmasına atfettiğim önemden dolayı resim- fotoğraf ve video alanlarında tv’nin parçalanması konusunu işlemektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder