25 Haziran 2010 Cuma

narcissos saw God in the water .............

narsisin suda kendi güzelliğine aşık olması,içindeki tanrısallığı bulması olsa gerek...."Narsis’in öyküsü kısaca şöyle anlatılır: Narsis, ırmak ilahı Kephissos ile arındırıcı suların bekçi perisi Liriope’nin oğlu olarak doğar. Bir kahin, ebeveynine Narsis’in dünyada, kendi yüzünü görmediği sürece yaşayacağını bildirir. Narsis bir gün bir su birikintisine dökülen bir kaynağın yanına gelir ve su birikintisine doğru eğilerek oradaki sudan içmeye başlar. Doğal olarak, bu sırada, birikintide yansıyan yüzünü görür. Kendi yüzünü görünce önce şaşkınlığa düşer, sonra kendini hayranlıkla seyre dalar ve kendisine âşık olur. Bu seyirden kendisini bir türlü alamayan Narsis gitgide hissizleşir, dünya yaşamına gözlerini yumar ve bulunduğu yere kök salarak açılmış bir çiçeğe dönüşür. Bu çiçek, güneş gibi, sarı göbekli, beyaz yapraklı, çevresine güzel kokular yayan bir çiçektir."
daha kendimize aşık olmadan bir başkasına aşık olmaya çalışırız.ne varki kendimize aşık olduğumuzda ise sahip olma adına ,bir başkasına aşık olmamıza gerek kalmaz.aşkın özgürlük olduğu ,yankılanır içimizde.
"Kendine âşık olanlara aldırmayıp, onların aşkını karşılıksız bırakan ekho ,yakışıklı avcı narkisossa ilk görüşte aşık olur.Ancak Narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır. Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür. Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda 'eko' dediğimiz yankılara dönüşür."
osho aşk sahip olmak değildir der.isa tanrı aşktır der.kimbilir belkide narkissos ekhoya özgürlüğünü vermek istemiştir.ekhonun da kendisine aşık edip yüzvermediği erkekler yüzünden rezonans yapan karması bize gelir yankıı ......narkissss sossssssssss sos
başak acar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder